-
1 flashlight
cep feneri -
2 flashlight
n. işaret feneri* * *cep feneri* * *1) (a (battery) torch.) el feneri2) ((often abbreviated to flash) an instrument which produces a sudden bright light for taking photographs.) flaş -
3 torch
n. meşale, cep feneri, el feneri, asetilen lâmbası* * *meşale* * *[to: ]1) ((American flashlight) a small portable light worked by an electric battery: He shone his torch into her face.) el feneri2) (a piece of wood etc set on fire and carried as a light.) meşale -
4 poche
n f1 d'un vêtement cep [ʤep]♦ de poche cep2 d'un sac çanta cebi3 sous les yeux göz altında torba -
5 flash lamp
el feneri, cep feneri -
6 flash
adj. ani, şiddetli, havalı, şık, gösterişli————————n. ışıltı, parlama, şimşek, yıldırım, flaş, ani ışık, an, yıldırım haber, çarpıcı çekim, cep feneri, uyuşturucu sonrası gevşeme————————v. ışık tutmak, aydınlatmak, yakmak, atmak (bakış), böbürlenmek, parlamak, çakmak, akla gelmek, görünüp hızla kaybolmak, yıldızı parlamak* * *1. flaş 2. birden parla (v.) 3. parıltı (n.)* * *[flæʃ] 1. noun1) (a quick showing of a bright light: a flash of lightning.) parıltı, parlama2) (a moment; a very short time: He was with her in a flash.) kısa an3) (a flashlight.) flaş4) ((often newsflash) a brief news report sent by radio, television etc: Did you hear the flash about the king's death?) flaş haber2. verb1) ((of a light) to (cause to) shine quickly: He flashed a torch.) parlamak; yakıp söndürmek2) ((usually with by or past) to pass quickly: The days flashed by; The cars flashed past.) yıldırım gibi geçip gitmek3) (to show; to display: He flashed a card and was allowed to pass.) göstermek•- flashing- flashy
- flashily
- flashlight -
7 pocket lamp
n. cep feneri -
8 pocket lamp
n. cep feneri -
9 Taschenlampe
cep feneri -
10 Taschenlampe
f.cep feneri -
11 Taschenlampen
pl.cep feneri -
12 lampe
См. также в других словарях:
cep feneri — is. Cepte taşınabilen, pilli, küçük fener Köye ilk cep fenerini o sokmuş. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
cep — is., bi, Ar. ceyb 1) Genellikle bir şey koymaya yarayan, giysinin belli bir yeri açılarak içine yerleştirilen astardan yapılmış parça Elleri ceplerinde, kapıdan kapıya gidip geliyor. M. Ş. Esendal 2) Trafiği kolaylaştırmak, araçların… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fener — is., Rum. 1) Saydam bir maddeden yapılmış veya böyle bir madde ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı Sigara içilmeyecek, kibrit, fener yakılmayacaktı. Ö. Seyfettin 2) Gemilere yol gösteren ışık kulesi Deniz, bu Japon… … Çağatay Osmanlı Sözlük